Son yıllarda çocukluk çağında astım, egzama ve besin alerjileri üzere kronik hastalıkların görülme sıklığı arttı. Bu artıştan çevresel etmenler, Çağdaş Ömür üslubu ve beslenmedeki değişiklikler Mesul tutuluyor. Hazır ve işlenmiş besinlerin yüksek oranda tüketimine dayanan batı tipi beslenme modelinin çocuklarda astım sıklığını artırdığını belirten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Betül Karaatmaca, buna karşın Akdeniz tipi beslenmenin astımdan koruduğunu vurguladı.
Bağırsaklarımızda bizimle arkadaş olarak yaşayan, bağışıklık sistemimize omuz veren mikrobiyatamız, hayatın birinci yıllarında Ebeveyn sütüyle beslenme ile zenginleşerek gelişmeye başlar. Bağırsakları adeta bir kale duvarı üzere mikroplardan ve alerjenlerden koruyan mikrobiyatamız; besinlerin sindirimi, vitaminlerin sentezi, bağışıklık sisteminin düzenlenmesi, ziyanlı mikropların dışlanması, toksinlerin ve kanserojenlerin uzaklaştırılması üzere misyonları yerine getirir. Çağdaş Ömür stilinde Özellikle işlenmiş ve Amade besinlerin, bağırsak mikrobiyatasını Olumsuz istikamette etkileyerek çocuklarda alerjik hastalıkların artışına Sebep olduğunu belirten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Betül Karaatmaca bu durumu ortaya koyan bilimsel çalışmaları ve astımdan koruyan beslenme tekliflerini paylaştı.
Bağırsak Mikrobiyatasının Çeşitliliğinin Azalması Alerjenlere Hassaslığı Artırıyor
Bağırsak mikrobiyatamızı ve bağışıklığımızı destekleyen en Değerli besinlerden biri lifli besinlerdir. Amerika’da yapılan bir çalışmada haftada 30 farklı çeşit bitkisel besin tüketenlerin en Varlıklı bağırsak mikrobiyatasına sahip oldukları ortaya koyuldu. Bağırsak mikrobiyatasının içeriğinin değişmesi bağışıklık sistemini etkiliyor, ziyanlı mikrop ve alerjenlere hassaslığın artışına neden olabiliyor.
Akdeniz Tipi Beslenme Astımdan Koruyor
Pediatric Allergy and Immunology dergisinde yakın vakitte yayınlanan bir makalede batı tipi beslenme dediğimiz Amade besinlerin yüksek oranda tüketiminin çocuklarda astım sıklığını arttırdığı, tersine Akdeniz tipi beslenmenin ise kollayıcı olduğu ortaya koyuldu. Ayrıyeten ömrün birinci yıllarında Biricik tip beslenme yerine günlük diyette besin çeşitliliğin sağlanması durumunda 6 yaşında astım görülme sıklığının azaldığı belirtildi. O denli ki günlük diyete eklenen her farklı besin için astım riskinde %26′ lık bir azalma olduğu rapor edildi.
Meyve, Zerzevat, Balık ve Yoğurttan Varlıklı Bir Diyet Astım Riskini Azaltıyor
Avrupa’daki pek Fazla ülkeyi kapsayan çocukların hamilelikten itibaren uzun müddetli takip edildiği Öbür bir çalışmada; meyve, zerzevat, balık ve yoğurt açısından Güçlü bir diyet tüketilmesinin Tekrar 6 yaşında astım riskini azalttığı gözlendi. Özetle bu çalışmalar bize bağırsaklarımızdaki âlâ mikropları yani mikrobiyatamızı doğal ve Biricik tip besinle değil Fazla sayıda besinle beslersek astım olma riskimizin azaldığını söylüyor.
Doğru Beslenme, Uzun Periyodik İlaç Kullanma Muhtaçlığını Ortadan Kaldırıyor
Tüm bu bilgiler ışığında, hem kendimizi hem çocuklarımızı alerji ve romatizma üzere hastalıklardan korumak ve bağırsak mikrobiyatamızı güçlendirmek için işlenmiş besinlerden uzak, Çeşitli lifleri içeren Akdeniz tipi sağlıklı bir diyet uygulamamız Müsait olacaktır. Beslenmemizi düzenleyerek hastalık riskimizi azaltabilir ve böylelikle uzun vadeli ilaç kullanma muhtaçlığımızı da ortadan kaldırabiliriz. “Tıbbın Babası” Hipokrat’ın da dediği üzere “Bütün hastalıklar bağırsaktan başlar. Bağırsak hasta ise bedenin Geri kalan kısmı da hastadır”.
Kaynak: (BYZHA) – ak Haber Ajansı
